Küçük Antiller ada kümesindeki iki büyük ve çok sayıda küçük adacıktan oluşan bağımsız bir ülke burası… Ülkeye ismini veren iki büyük ada: Antigua ve Barbuda. Aslında yerleşim milattan binlerce yıl evvel başlamış ancak halkın Batılılarla tanışması 15’inci yüzyılda Kristof Kolomb ile olmuş. Kölelik ada yerlilerinin kaçınılmaz yazgısıymış. 17’nci yüzyıl ortalarına dek İspanyol, Fransız ve İngilizler ortasında el değiştirse de en çok İngiltere idaresinde kalmış. 1981’de bağımsızlığını ilan eden ülkenin resmi lisanı İngilizce, trafik soldan akıyor, kriket ulusal spor. Antigua İspanyolcada ‘eski’, Barbuda ise ‘sakallı’ manasına geliyor. Adayı çevreleyen süper kumsallarından dolayı Antigua’nın bir öbür ismi da ‘365 kumsalın ülkesi’. Barbuda ise tıpkı vakitte ‘Karayipler’in sınırı’ olarak biliniyor.
Bu, 440 kilometrekarelik bir ülke. Başşehir St. John’s’un olduğu Antigua, 280 kilometrekare… 160 kilometrekaresi de Barbuda. 90 gün vizesiz giriş hakkımız var fakat Türkiye’den direkt uçuş yok. Taksiler kıymetli, otomobil kiralayarak gezmek daha hesaplı olacaktır ancak Antigua ve Barbuda’da araç kullanabilmek için süreksiz bir ehliyet almanız gerektiğini hatırlatayım.
Ülkenin en büyük kenti St. John’s rengârenk binaları, kolonyal mimarisiyle görülmeye paha. St. John’s Katedrali kentin simgelerinden biri.
Barok üslubun tüm özelliklerini yansıtan bina 17’nci yüzyılda inşa edilmiş lakin günümüzdeki hali geçirdiği zelzeleler nedeniyle 19’uncu yüzyıldan kalmış. Antigua ve Barbuda Müzesi koloni periyodunu yansıtıyor. Kent, alışveriş yapmak, kafe ve restoranlarda hayatın tadını çıkarmak isteyenler için de ülkü.
İngiliz mirası güzel korunmuş
Harika mercan kayalıkları, süper denizi ve kumsalları da var ancak asıl etraftaki küçük adacıklar yelkenciliğe alımlı bir destinasyon yaratıyor. Yelken sporu tutkunlarının ve daha çok milyon dolarlık yatların uğrak noktası. Bilhassa İngiliz Limanı bu yatları görebileceğiniz, bir yandan da tarihi soluyabileceğiniz bir yer. 18’inci yüzyılın başında inşa edilen liman iki yüzyıl boyunca İngiltere’nin savaş gemilerine hizmet vermiş.
Limanın yakınındaki Nelson’s Tersanesi ‘üzerinde güneş batmayan imparatorluğun’ gücünün timsali. Etrafıyla birlikte restore edilip ulusal park halinde müdafaaya alınmış. Tersane bu parkın kalbi. Binalar Amiral Nelson’ın devrindeki üzere korunuyor. Bölge tüm Karayipler’deki en uygun koruma edilmiş tarihi yerlerden. Şekerkamışı geçmişten günümüze Antigua’daki en kıymetli tarım eserlerinden biri. 17’nci yüzyıldan kalan ‘Bety’nin Umudu’ isimli tarlaysa bugün bir açık hava müzesi.
Antigua’daki en cazip noktalardan biri de Stingray City. İsmini bir tıp vatoz balığından alıyor. Denize girdiğinizde vatoz ve farklı tiplerde rengârenk balıklar saracak etrafınızı. Dokunabilir, besleyebilirsiniz bile.
Sönmemiş volkanı görün
Geziye adrenalin katmak isteyenlerdenseniz rotanızı Montserrat’a çevirin. Barbuda’dan günübirlik bir seyahat planlamanız çok kolay. Montserrat bir volkan. Onu cazip kılansa şimdi sönmemiş olması. Vakit zaman lav püskürtüyor. Şayet maceracı bir ruha sahipseniz bu inanılmaz imaja rastlayabilirsiniz. Volkan heyecanı fazla geliyorsa yağmur ormanları tipine katılın. İnsanların doymak bilmez hırsına kurban edilen yağmur ormanlarının alanı gün geçtikçe azalıyor. Şimdi korunabilenlerden biri Antigua’da. Orman cinsine çıkmadan evvel programın ayrıntılarını kesinlikle öğrenin. Birtakım çeşitler daha sakin bir gün geçirmenizi sağlarken kimileri daha sıkıntı sporlar da içerebiliyor.
Adalara turist olmak için en uygun mevsim aralık ortasıyla nisan sonu ortası. Her sene nisan sonunda düzenlenen Antigua Yelkenli Yarışları yalnızca ülkenin değil, tüm Karayipler’in en beğenilen etkinliklerinden biri. Adada yelkenli kiralama imkânı da var. Temmuzda giderseniz ‘yaz karnavalı’na katılabilir ve seyahatinizi çok daha renklendirebilirsiniz.
Yorum Yok